Herkese iyi günler değerli okurlar bu yazıda yine hem kendime notlar düşeceğim hem de sizler için bir takım tavsiyelerde bulanacağım. Bu günlerde gerçekten bunu kendime hatırlatmaya ve kendimi hayatımın merkezinde tutmaya çok ihtiyacım var.
Neden Kendimi Hayatımın Merkezinde Tutmalıyım?
Çünkü aslında sorunun cevabı çok basit : Bu hayatı ben yaşıyorum ve sadece tek bir canım var. İçinde bulunduğum her buhranı kendim yaşadığım gibi, hayatımdaki her güzelliği de yine kendim yaşıyorum. Öyle görünüyor ki öldükten sonra çok büyük izler de bırakamayacağım dolayısıyla yıllarca arkamdan olumlu ya da olumsuz konuşan insan da olmayacağına göre, bu hayatın merkezinde olmalıyım. Yakın zamanda maalesef çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum kız arkadaşımla ilişkimizi sonlandırmaya karar verdik. Bazen şartlar insanların istediklerini yapabilmesi için müsait olmuyor hatta bazen şartlar uzunca bir süre belki sonsuza kadar müsait olmayacak gibi görünüyor. Sanırım bizim için de durum böyle görünüyordu ve birbirimizi çok sevmemize ve istememize rağmen bir türlü kavuşamıyorduk. Nihayetinde ayrılmanın daha doğru olduğunu düşündük ve şimdi o çok uzaklarda. Bana gelecek olursak bu kaybettiğim ilk insan değil elbette ve görünüşe göre son olmayacak gibi, hayatsa akmaya devam ediyor. Neyse ki uzun zaman önce kendime ayrılıklar hakkında bir hayat felsefesi belirlemiştim ve kendimi bununla avutuyorum. Kendimi güneş gibi çevresine ısı, ışık ve hayat kaynağı gibi bir yıldız gibi görüyorum ve çevremdeki insanları; (aile, arkadaş, kız arkadaş vs.) yörüngemdeki gezegenler veya gezegen uyduları gibi görüyorum. Nasıl ki güneş çevresine hayat vermek için önce kendisinin var olması gerekiyorsa benimde çevreme hayat verebilmek için önce kendi varlığımı korumam gerekiyor.
Hayatın Merkezinde Kal |
İnsanlar Hayatıma Girebilir ve Çıkabilir Bu Her Zaman Olur
Elbette insan hayatında uzun zamandır sahip olduğu insanları, eşyaları, nesneleri vs. kaybettiğinde çok üzülür fakat yörüngesinde kalmayı bilmelidir. Ailemden, arkadaşlarımdan ya da daha yakın çevremden insanlar, vakti zamanı geldiğinde ölecek ya da bir sebepten ötürü onlardan ayrılmak zorunda kalacağım. Varlığın kıymetini yokluğu sürekli kendime hatırlatarak daha iyi biliyordum ve dolayısıyla kız arkadaşımla geçirdiğim her an için doyasıya anılar biriktirmiştim. Bu sebepten ötürü geçmişe dönüp baktığımda keşke şunu daha fazla yapsaydık, şuraya daha fazla gitseydik, şu yemeği daha çok yeseydik gibi keşkelerim olmadığı gibi neyselerim de yok. Elbette insan iyi bir ilişki sahibi olduktan sonra ölene kadar bunu kaybetmek istemiyor ve sonsuza kadar sürsün istiyor lakin fani hayatlarımız buna müsait değil maalesef. Dolayısıyla her zaman hatırlamam gereken bir gerçek varsa o da : İnsanlar hayatıma girebilir ya da çıkabilir sorun değil ben her zaman olduğum merkezde durduğum sürece.
Hayat Devam Ediyor
Evet kendime bunu da hatırlatmam gerekiyor. ''Hayat devam ediyor'' ve hayat daima devam edecek ta ki geriye doğru saydığı süre sona erene kadar. Tıpkı hayatım gibi ve hayatlarınız gibi; hepimizin doğumuyla birlikte geriye doğru sayan saatlerindeki saniyeler ve saliselerin son anına kadar devam edecek. Şu klişeyi yapacak değilim sizlere korkmayın : Hayat üzülmek için çok kısa. Hayat üzülmek için de mutlu olmak için de ve diğer tüm duyguları ve zevkleri tatmak için de yeterli bence tabi biz her şeyi yeteri kadar yaşamayı öğrendikten sonra. Nasıl ki mutlu anlar hiç bitmeyecek gibi gelse de mutsuz anlar da hiç bitmeyecek gibi gelebilir insana. Ancak her şeyin bir sonu var. Hayat benim için nasıl bu yazıyı yazarken devam ediyorsa sizin için de bu yazıyı okurken devam ediyor. Umarım bu andan itibaren hepimiz hayatlarımızı daha dolu ve daha mutlu şekilde yaşamaya devam ederiz. Kendinize çok iyi bakın görüşmek üzere.
0Yorumlar
Lütfen yorum yaparken saygı sınırlarını aşmayın.